Empire State Binası'nın Muhteşem Açılış Hikayesi

#NewYork'un Tacı Takıldı:

New York silüeti denildiğinde akla ilk gelen, Art Deco mimarisinin çelikten bir zaferi vardır:

Bugün bu devi görmeye alıştık, ancak bundan tam 93 yıl önce, 1 Mayıs 1931 tarihi, sadece New York için değil, tüm dünya için bir dönüm noktasıydı. Büyük Buhran’ın kasvetli günlerinin ortasında, insan azminin ve sonsuz iyimserliğin somut bir kanıtı olarak, gökyüzüne uzanan bu 102 katlı şaheser kapılarını açtı.

İşte Empire State Binası’nın açılışının heyecan verici hikayesi.

I. Göğe Uzanan Meydan Okuma: Rekabet ve İnşaat

Empire State Binası, basit bir ofis binası olmaktan çok, o dönemki ekonomik belirsizliğe ve ruhsal çöküntüye karşı verilen bir cevaptı. Amerika, Chrysler Binası’nın kısa süren "dünyanın en yüksek binası" unvanını geri almak istiyordu.

John Jakob Raskob ve eski New York Valisi Al Smith’in liderliğindeki yatırımcı grubu, mimar William F. Lamb’den sadece en yüksek değil, aynı zamanda en hızlı inşa edilecek binayı tasarlamasını talep etti.

İnanılmaz Bir Hız

İnşaat, tam anlamıyla bir mühendislik harikasıydı. 17 Mart 1930’da başlayan çalışmalar, akıl almaz bir hızla ilerledi.

* Her hafta yaklaşık 4.5 kat tamamlanıyordu.

* 57.000 ton çelik, inşaat alanına saniyeler içinde teslim ediliyor, ustalar bir an bile dinlenmeden çalışıyordu.

* Tüm bina, sadece 410 günde, yani 1 yıl 40 günde bitirildi.

Bu inanılmaz hız, Amerikan endüstrisinin gücünün ve işçi sınıfının azminin bir simgesiydi.

II. 1 Mayıs 1931: Işıkların Yanma Anı

1 Mayıs 1931 sabahı, New York'lular heyecanla Beşinci Cadde’ye akın etti. Bu sadece bir açılış değil, şehrin ruhunun yeniden canlanışının kutlanmasıydı.

Geleneksel kurdele kesme törenleri yerine, Empire State Binası’nın açılışı, o dönemin en modern teknolojisiyle gerçekleştirildi: **Uzaktan Kumanda.**

Beyaz Saray’dan Gelen İşaret

Açılışın en ikonik anı, binanın ışıklarının ilk kez yakılmasıydı. Ancak bu ışıklar, binada bulunan bir yetkili tarafından değil, binlerce kilometre uzaktan yakıldı.

Dönemin ABD Başkanı Herbert Hoover, Washington D.C.'deki Beyaz Saray'da bulunan çalışma masasının üzerindeki bir düğmeye bastı. Bu elektrik sinyali, telgraf hatları aracılığıyla New York’a ulaştı ve Empire State Binası'nın tepesindeki ışıklar ilk kez yanarak, binayı resmen göreve başlattı. Bu, Amerikan halkına, ekonomik krizin ortasında bile geleceğe dair bir "umut ışığı" mesajıydı.

III. Açılışın Ardındaki Ironi: "Boş Devlet Binası"

Empire State Binası, görkemli bir şekilde açılmıştı, ancak ekonomik ortam ideal olmaktan çok uzaktı. Büyük Buhran, iş dünyasını felç etmişti.

Açıldığı ilk yıllarda bina, beklenen kiracı sayısına ulaşamadı. Ofislerin büyük bir kısmı boş kaldı. Bu durum nedeniyle bina, acı bir mizahla **"Empty State Building" (Boş Devlet Binası)** olarak anılmaya başlandı.

Ancak bu zorlu başlangıç, binanın önemini azaltmadı. O, sadece ofis alanları sunmakla kalmıyor, aynı zamanda 1930’ların sinema ve popüler kültürünün de bir parçası oluyordu.

IV. Bir İkon Doğuyor: Miras ve Sonsuzluk

Açılışından sadece iki yıl sonra, 1933’te vizyona giren **King Kong** filmi, binayı anında ölümsüzleştirdi. Dev gorilin, binanın tepesine tırmanarak New York’u izlediği o ikonik sahne, Empire State Binası'nı uluslararası bir sembole dönüştürdü.

Empire State Binası, 40 yıl boyunca (1931-1970) dünyanın en yüksek binası unvanını korudu ve New York'un tartışmasız "tacını" oluşturdu.

Bugün bile, sadece bir mimari yapı değil; Amerikan rüyasını, mühendislik dehasını ve kriz zamanlarında bile yükselebilme iradesini temsil ediyor.

---

Empire State Hakkında Kısa Gerçekler

| Özellik | Detay |

| :--- | :--- |

| **Toplam Yükseklik** | 443 metre (anten dahil) |

| **Kat Sayısı** | 102 |

| **İnşaat Süresi** | 410 gün |

| **Mimari Stil** | Art Deco |

| **Asansörler** | 73 adet (saniyede 610 metreye ulaşan yüksek hızlı sistem) |

| **İlk Kullanım Amacı** | Başlangıçta hava gemileri için bir yanaşma direği (ancak çok tehlikeli bulundu ve hiç kullanılmadı). |

---

Empire State Binası'nın 1 Mayıs 1931’deki açılışı, çelik ve betondan yapılmış bir zaferden çok daha fazlasıydı. O, insanların en karanlık zamanlarda bile gökyüzüne bakıp hayal kurmaya devam edebileceğinin kanıtı olarak tarihe geçti. Bir dahaki sefere New York silüetine baktığınızda, o günkü coşkuyu ve azmi hatırlayın!